Teğmenlerin yemin hadisesi ve yol açtığı ikilemler

Kara Harp Okulu’nda geçen 30 Ağustos’ta düzenlenen mezuniyet töreninden sonra çok sayıda genç teğmenin toplanıp kılıç çatarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” mesajıyla sonuçlanan ikinci bir yemin etmeleri, kendilerini Atatürk ideallerine bağlı hisseden vatandaşlar tarafından memnuniyetiyle karşılanmıştır.

Haberin Devamı

Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki dönemde Harp Okulları’nı konu alan kimi tartışmalar ve iddiaların ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’ne subay yetiştiren en önemli kurumlardan birinden mezun olan öğrenciler arasında Atatürkçü damarın ne kadar kuvvetli olduğu etkileyici bir şekilde görülmüş olunmalıdır. Bu söylentilere güçlü bir tekzip niteliği de taşımıştır bu yemin.

Evet, Harp Okulu mezunlarının Atatürk’e bağlı olmaları, kendilerini en büyük komutanın ve Cumhuriyet’in kurucusunun “askerleri” olarak görmelerinde, bu şekilde hissetmelerinde itiraz edilebilecek ne olabilir ki?

*

Gelgelelim, duygularımızdan arınarak baktığımızda bir ikilemin de belirdiğini söyleyebiliriz.

Bütün alanlar arasında disiplinin en katı ve ödünsüz uygulandığı kurum askerliktir. Duygularımızı ve heyecanlarımızı bir tarafa bırakıp meseleye bu yönüyle yaklaştığımızda diploma töreni için belirlenmiş resmi programın dışına çıkıldığı noktada bir disiplin meselesi de uç vermektedir.

Haberin Devamı

Bunun nedeni törende topluca okunan yeminden sonra kendi aralarında toplanan teğmenlerin bundan iki yıl kadar önce kaldırılmış olan ikinci bir yemin metnini okumuş olmalarıdır. Bu hareketin resmi programın tamamlanıp törenin dağılmakta olduğu sırada yapıldığı anlaşılıyor.

Bu yeminin görüntüsünün kaydedilip sosyal medya üzerinden paylaşılarak, bu şekilde Kara Harp Okulu bahçesi sınırlarından çıkıp bütün kamuoyuna mal olması ve siyasetin gündemine girmesi, meselenin boyutlarını birden büyütmüştür.

*

Yapılan açıklamalardan bir disiplin prosedürünün başlatıldığını biliyoruz. Bu idari süreç sonunda bazı teğmenlerin ceza alması muhtemeldir. Ancak bu kararın sayıca genişliğini ve verilecek cezaların derecesini bugünden kestirebilmek mümkün değildir.

Bu noktada madalyonun bir yüzünün daha olduğuna da dikkat çekmeliyiz. Ceza verildiği ve bu kararın öncelikle resmi tören programının dışına çıkılmasıyla ilgili bir disiplin ihlalinden kaynaklandığını varsayalım.

Bu takdirde disiplin ihlali bulunsa da, kararlaştırılacak ceza, mesajı itibarıyla son tahlilde teğmenlerin Atatürk’e bağlılıklarını duyurdukları bir hareketlerine verilmiş olacaktır. Bu durumda Atatürk’ü sahiplenen teğmenlerin cezalandırıldığı gibi bir algının ortaya çıkması da kaçınılmazdır. Kamuoyunun geniş bir kesiminde meselenin bu yönünün disiplin boyutuna baskın çıkması şaşırtıcı olmaz.

Haberin Devamı

Dolayısıyla, bu inceleme sonunda nihai kararı verecek olan askeri makamların önünde sıkıntılı bir dosyanın durduğunu belirtmeliyiz.

*

Meseleyi daha da sancılı yapan bir nokta şudur: Teğmenlerin bu hareket sırasında ettikleri bu yemin, 2022 yılı mezuniyet töreni de dahil olmak üzere iki yıl öncesine kadar resmi diploma törenleri programları çerçevesinde zaten okunmuş olan, yakın bir tarihte, 2023 ilkbaharında yürürlükten kaldırılmış metinle aynıdır.

Kamuoyuna da yansıdığı kadarıyla bu metin, Başbakan Bülent Ecevit’in başbakanlık koltuğunda oturduğu 29 Ocak 1999 tarihinde, bir Genelkurmay Başkanlığı yönergesiyle mezuniyet törenlerinde okunan İç Hizmet Kanunu’nda yazılı standart yemine ek olarak konmuştur. Yönergeye 1999’te girmekle birlikte törenlerde okunmasının 1995’e kadar geriye gittiği anlaşılıyor.

Haberin Devamı

AK Parti 2002 yılı sonunda iktidara geldikten sonra törenlerde bu ikinci yeminin okunmasına devam edilmiş, yönergenin 2007 yılındaki güncellemesinde de bir değişikliğe gidilmemiştir. Buna karşılık, Milli Savunma Bakanlığı’nın bir tasarrufu olarak 29 Mart 2023 tarihinde Milli Savunma Üniversitesi tören yönergesinde yapılan bir değişiklikle bu bölüm yemin metninden çıkartılmıştır.

Sonuçta bu metnin askeri okullardaki mezuniyet törenlerinde okunmasının süre olarak büyük bölümü AK Parti’nin iktidar yıllarına denk geliyor. Bir başka deyişle, genç teğmenler kimsenin daha önce duymadığı yeni bir metinle ortaya çıkmış değiller.

Özetlemek gerekirse, içeriği açısından bakıldığında AK Parti iktidarı döneminde de okunmuş olan bir andiçme metni üzerinde kopmaktadır gürültünün büyük kısmı. Bu yönü dikkate alındığında,  en azından metnin içeriğinin bir suçlama nedeni olabilmesi güç görünüyor.

*

Haberin Devamı

Yine de konunun kolay kolay kapanmayacağını tahmin etmek güç değildir. Örneğin, disiplin incelemesi sonuçlanıp kararlar belli olduğunda muhtemelen yeni bir tartışma dalgası tetiklenecektir.

Bu durum, her yeni dalgada ordu ile ilgili konuları, asker-sivil ilişkileri meselesini gündemde tutacaktır.

Kabul edelim ki siyasetin sıcak başlıklarından biri haline gelmesi Harp Okulu bahçesinde yaşanan bu olayın yol açtığı durumu daha da karmaşık bir hale sokuyor.

En yukarıdan başlamak üzere hem iktidar hem de muhalefet kanatlarının muhtelif kademelerdeki temsilcilerinin muhtelif beyanları ve yürütülen polemikler üzerinden bu konu siyasetin de ana gündem maddelerinden biri haline gelmiştir.

Haberin Devamı

Türkiye’deki yerleşik kutuplaşma kültürü içinde konunun darbe tartışmalarına kadar çekildiğini izlemek mümkündür. Tabii bu hadiseyle ilgili her tartışma haber bültenlerinde, ekranlarda Harp Okulu’nun bahçesinde çatılan kılıçların görüntüsü ile karşımıza çıkmaktadır. TSK’nın demokrasiye sayısız müdahale ile dolu geçmişi, toplumun bazı kesimlerindeki hassasiyetleri de tetikleyebilmektedir.

Sonuçta istesek de istemesek de, Türkiye’de uzun bir zamandır geride kalmış olan bir konuyu, yani asker konusunu yeniden tartıştığımız bir noktaya döndük.

*

Meselenin düşündürücü bir yönü daha var. Bu yıl ilk kez Kara, Deniz ve Hava Harp Okulları’nın birincileri kadın teğmenlerdir. Bu Türkiye’de bir ilktir; muhtemelen dünyada da bir ilktir.

Bu yönüyle, Cumhuriyet’in Türk kadınını toplum hayatına kazandırmak, erkekle eşit kılıp onu özgürleştirip, önünü açmak, yüceltmek anlamındaki büyük başarısını simgeleyen en çarpıcı örneklerden biridir. Ne yazık ki yemin hadisesinin tetiklediği tartışmalar bu tarihi olayın önüne geçmiştir.

*

Her halükârda, bazı teğmenlere ceza verilse bile bu tasarrufların ağır yaptırımlar içermeyeceğini ve henüz daha yolun başında olan bu genç subayların kariyerlerinin herhangi bir şekilde hasar görmeyeceğini temenni ediyoruz.

Sonuçta kolay olmamakla birlikte, bu sancılı meselenin suhuletle çözümü yönünde bir yaklaşım benimsenmesi ve konunun daha fazla dallanıp budaklanmadan bir şekilde geride bırakılması sağduyunun gereğidir.

Yazarın Tüm Yazıları